Siyasi Deprem: AfD’nin Aşırı Sağcı Olarak Sınıflandırılması Ne Demek?, © Christoph Reichwein/dpa
 Christoph Reichwein/dpa

Siyasi Deprem: AfD’nin Aşırı Sağcı Olarak Sınıflandırılması Ne Demek?

2 May 2025

Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) nasıl bir adım attı?

Almanya'nın iç istihbarat kurumu olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), Almanya için Alternatif (AfD) Partisi'ni resmen "kesin olarak aşırı sağcı" (gesichert rechtsextremistisch) olarak sınıflandırdı. Bu karar, Almanya’daki parti sistemi açısından tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Özellikle partinin siyasi olarak yükselişte olduğu, bazı anketlerde Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) ile başa baş seyrettiği bir dönemde alınması dikkat çekiyor.

Bu karar neye dayanıyor?

Verfassungsschutz yani Anayasayı Koruma Teşkilatı, Almanya’da demokratik düzeni tehdit eden yapıların tespiti için çalışan bir erken uyarı sistemi gibi işlev görüyor. Karar, yalnızca casusluk ve terör tehdidine karşı değil; aynı zamanda özgürlükçü demokratik temel düzene yönelen tehditlere karşı da alınabiliyor. Bu bağlamda AfD hakkında yapılan değerlendirme, özellikle insan onuruna aykırı söylemler, Müslümanlara yönelik ayrımcı ifadeler ve "bıçaklı göçmenler" (Messermigranten) gibi genelleyici nefret söylemlerine dayandırılıyor. Ayrıca AfD’nin diğer aşırı sağcı gruplarla olan bağlantıları da bu değerlendirmede rol oynadı.

Parti kapatılabilir mi?

BfV'nin kararı doğrudan bir parti kapatma anlamına gelmiyor. Almanya’da bir partinin kapatılabilmesi için, Bundestag (Federal Meclis), Bundesrat (Eyaletler Meclisi) veya Federal Hükümet’in Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gerekiyor. SPD'li iç politika uzmanı Lars Castellucci, tüm dava yolları tükendiğinde kapatma başvurusu için hazırlık yapılmasını önerdi. Daha önce CDU’lu siyasetçi Marco Wanderwitz, partiler üstü bir girişimle 120 milletvekilinin desteğini almış, ancak bu girişim sonuçlanmamıştı.

Kararın dayandığı rapor ne içeriyor?

BfV, karar öncesi yalnızca kurum içi kullanım için hazırlanan yaklaşık 1110 sayfalık gizli bir rapor oluşturdu. Rapor, AfD’nin mülteciler ve göçmenlere karşı “sürekli tahrik” olarak nitelendirilen söylemlerini belgelerle ortaya koyuyor. Bu ifadeler yalnızca iç yazışmalarda değil; siyasi konuşmalarda ve sosyal medyada da sıkça yer alıyor. Örneğin “Sınır dışı etmek konut yaratır!” gibi sloganlar ya da “Bu ülkedeki her yabancı bir fazlalıktır” gibi cümleler dikkat çekiyor.

Bu raporu kimler görebiliyor?

Rapor, Federal İçişleri Bakanlığı'na ve eyaletlerdeki anayasa koruma birimlerine iletildi. Kamuya açık değil. Ancak benzer bir önceki rapor, partinin “şüpheli vaka” olarak sınıflandırılmasından önce netzpolitik.org adlı dijital platform tarafından sızdırılmıştı.

AfD’ye devlet yardımı kesilebilir mi?

Almanya’da daha önce NPD (şimdiki adıyla Die Heimat) hakkında iki kapatma davası açılmış, ancak sonuçsuz kalmıştı. 2024’te Federal Anayasa Mahkemesi, NPD’nin anayasa düşmanı olduğunu ancak siyasi olarak etkisiz kaldığını belirtmişti. Fakat aynı mahkeme, ocak ayında aldığı kararla bu partiye yapılan devlet yardımlarının kesilmesine hükmetti. 2017’de yapılan anayasa değişikliğine göre, “anayasaya aykırı davranan partilerin” devlet yardımı alması engellenebiliyor. AfD de benzer bir riskle karşı karşıya kalabilir.

AfD bu karara itiraz edecek mi?

AfD, geçmişte olduğu gibi bu karara da hukuk yoluyla itiraz etmeye hazırlanıyor. Parti eş başkanları Alice Weidel ve Tino Chrupalla, yargı sürecine devam edeceklerini açıkladı. İlk aşamada Köln İdare Mahkemesi yetkili olacak. Mahkemeler, partinin anayasal düzene ne ölçüde aykırı davrandığını değerlendirecek.

Kararın siyasi etkileri ne olabilir?

Bunun etkisi bölgesel farklılıklara göre değişebilir. Doğu Almanya’daki (Saksonya, Thüringen, Sakson-Anhalt) eyaletlerde AfD zaten daha önce “kesin olarak aşırı sağcı” olarak sınıflandırılmıştı ve bu durum oy oranlarına zarar vermemişti. Ancak Batı Almanya’da seçmen davranışlarını olumsuz etkileyebilir. Son anketlerde CDU/CSU yüzde 26-27 ile önde, AfD ise yüzde 23-26 seviyesinde. Bu fark, kamuoyunun sınıflandırmaya nasıl tepki vereceğine dair ipuçları veriyor. Ayrıca ekonomik reformlar, göç politikası ve yaşam maliyetleri üzerindeki gelişmeler, seçmen eğilimlerini doğrudan etkileyebilir.

Karara siyasetten farklı tepkiler geldi. Yeşiller Partisi, değerlendirmeyi AfD’nin giderek radikalleşmesine karşı “doğru ve tutarlı” bir adım olarak gördü. Eski eş Başkan Ricarda Lang ve Sol Parti Grup Başkanı Janine Wissler, AfD’ye karşı yasak sürecinin başlatılmasını önerdi. İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise temkinli bir tutum sergiledi. “Parti yasakları için anayasal olarak yüksek kriterler var,” dedi.

AfD ise kararı “siyasi amaçlı” olarak nitelendirdi ve yargıya başvuracağını açıkladı.

Rapor neden bu kadar gecikti?

Aslında BfV Başkanı Thomas Haldenwang, bu raporu 2024 içinde yayımlamak istiyordu. Ancak erken seçim ve Haldenwang’ın Aralık ayında görevden ayrılması süreci yavaşlattı. Kurumu şu anda başkan yardımcıları Sinan Selen ve Silke Willems yönetiyor. Raporun siyasi olarak “uygun bir zamana” denk getirilip getirilmediği yönünde bazı spekülasyonlar olsa da İçişleri Bakanı Nancy Faeser, raporun 28 Nisan’da bakanlığa ulaştığını açıkladı.

Karar AfD üyelerini nasıl etkileyebilir?

Bir partinin aşırı sağcı olarak sınıflandırılması, üyelerinin anayasa bağlılığı hakkında şüphe doğurabilir. Ancak bu durum, kamu görevlilerinin otomatik olarak görevden alınmasına yol açmaz; her olay bireysel olarak değerlendirilir. Aynı durum silah ruhsatları için de geçerlidir. Almanya İnsan Hakları Enstitüsü’nden Hendrik Cremer, bu sınıflandırmanın ardından özellikle kamu görevlisi olan AfD üyelerine yönelik disiplin süreçlerinin başlatılması gerektiğini belirtiyor. (Kaynak: Watson, Tagescshau, N-tv, dpa / MFM-Redaksiyon: Mesut Hastürk)