Almanya’da Artan İslam Düşmanlığı: Müslümanlar İçin Korku Gündelik Hayatın Bir Parçası Oldu, © shutterstock
 shutterstock

Almanya’da İslam Düşmanlığı Artıyor

1 Tem 2025

Bugün 1 Temmuz. Müslüman Karşıtı Irkçılıkla Mücale Günü. Bu amaçla aşağıdaki habere dikkatinizi çekmek istedik. Diğer ek bilgiler haberin sonunda yer alıyor. 

Müslüman karşıtı ırkçılık Almanya’da endişe verici boyutlara ulaştı. 2024 yılında kaydedilen 3000’den fazla nefret vakası, pek çok Müslüman’ın günlük yaşamını endişe, dışlanma ve tehdit duygusuyla sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Özellikle başörtülü kadınlar saldırıların en sık hedefi.

Korkunun İstatistiği: 3000’den Fazla Vaka
1 Temmuz Almanya’da “Müslüman Karşıtı Irkçılıkla Mücadele Günü” anılırken, Claim adlı danışma ve kayıt merkezi çarpıcı veriler paylaştı. Buna göre 2024 yılında yaklaşık 3080 Müslüman karşıtı saldırı ve ayrımcılık olayı belgelendi. Bu da bir önceki yıla göre yüzde 60 artış olduğunu prtaya koydu. En sık hedef alınanlar ise başörtülü Müslüman kadınlar oldu.

“Farklı” Olmanın Gündelik Baskısı
Berliner Zeitung'da yer alan haberin yazarı Rameza Monir*, Müslüman kimliği nedeniyle toplumda sürekli “farklı” hissettiğine dikkati çekti. Sokakta, işyerinde ya da sosyal ortamlarda maruz kalınan önyargıların artık münferit olaylar olmadığını, istatistiklere yansıyan bir toplumsal gerçeklik halini aldığını vurguluyor. Yani ayrımcılık gündelik hale geldi.

Önyargının Kökü: Genel Kabul Gören Kalıplar
Politik tartışmalarda İslam’ın sıklıkla şiddetle veya gericilikle anılmasının, toplumdaki bakış açısını belirgin şekilde etkilediğine dikkat çekiliyor. Yazar, “Tartışmalar kişisel deneyimlerden değil, medyadaki klişelerden besleniyor” diyor. Başörtüsü ya da sakal gibi görünür kimlik unsurları, önyargının hedefini belirginleştiriyor.

Görünmez Mesafeler ve Mikroagresyonlar
Gazetci Monir yazısında, Müslümanların günlük yaşamda sıkça “sen aslında buraya ait değilsin” imasıyla karşılaştığını ifade ediyor. Örneğin “Sen çok iyi Almanca konuşuyorsun” gibi cümlelerin bile bir yabancılaştırma etkisi yarattığını belirtiyor.

Başörtüsüyle Sokağa Çıkmaya Korkmak
Haberde yazarın yakın bir arkadaşı, hamile olduğu dönemde başörtüsü nedeniyle dışarı çıkmaya çekindiğini anlatıyor. Sürekli bakışlara, yorumlara ve tehdit hissine maruz kalmak, kamusal alandaki Müslüman kadınlar için yaşamın her anını bir mücadeleye dönüştürüyor. Monir, “Almanya gibi bir ülkede bir anne adayının sokakta kendini güvende hissetmemesi hepimizi endişelendirmeli” diyor.

Sorumluluk Hepimize Ait
Makale, Müslüman karşıtı ırkçılığın toplumun merkezinde sıradanlaştığını, okulda, otobüste, işyerinde her gün tekrarlandığını hatırlatıyor. Yazıda bu tür olaylara sadece üzülmenin yetmediğini, herkesin kendi çevresinde bu iklimi değiştirmek için sorumluluk alması gerektiği vurgulanıyor.

*) Yazar Hakkında
Rameza Monir, siyaset bilimi ve sosyoloji eğitimi aldı, “Schwarzwälder Bote” gazetesinde serbest gazeteci olarak çalıştı, şu anda SPD’de aktif olarak yer alıyor.

Bilgi: 1 Temmuz Müslüman Karşıtı ırkçılıkl Mücadele Günü

1 Temmuz 2009 tarihinde Marwa El-Sherbini Dresden Bölge Mahkemesi'nde öldürüldü. Mısırlı 32 yaşındaki hamile eczacının öldürülmesi, İslamofobinin yol açabileceği sonuçların uluslararası bir sembolü haline geldi. Müslüman karşıtı ırkçılığa karşı uluslararası bir gün olan 1 Temmuz, o günden bu yana dayanışma, demokrasi, özgürlük ve çok dinliliğe dayalı bir toplum için kararlı bir savunuculuk anlamına gelmektedir.

Müslüman Karşıtı Irkçılık Nedir? Önyargının ve Dışlamanın Modern Yüzü

Almanya Federal Siyasi Eğitim Merkezi’nin (bpb) açıklamasına göre Müslüman karşıtı ırkçılık, yalnızca İslam’a yönelik eleştiriden ibaret değil. Daha çok, Müslüman kimliğinin kültürel ve toplumsal olarak “öteki” ilan edilmesi anlamına geliyor. Bu önyargılar, Müslümanların topluma tehdit oluşturduğu, uyum sağlamadığı ya da medeni değerleri paylaşmadığı iddialarıyla besleniyor.

Kimler Hedef Alınıyor?
Müslüman karşıtı ırkçılığın hedefinde, kendini Müslüman olarak tanımlayan insanlar olduğu kadar, dış görünüş veya isiminedeniyle Müslüman sanılan kişiler de bulunuyor. Başörtüsü takan kadınlar, camilere giden insanlar veya göçmen kökenli vatandaşlar bu ayrımcılıktan en sık etkilenen gruplar arasında yer alıyor.

Önyargılar Nasıl Yayılıyor?
Bu ırkçı söylemler genellikle medyada, siyaset dilinde ve gündelik sohbetlerde dolaşıma giriyor. Müslümanlar sıklıkla terörle, gericilikle ya da toplumsal gerilimle özdeşleştiriliyor. Böylece, bireylerin gerçek deneyimleri ve farklı kimlikleri göz ardı edilerek tek tip bir “Müslüman” imajı oluşturuluyor.

Sistematik Ayrımcılığın Etkileri
Müslüman karşıtı ırkçılık yalnızca bireylerin gündelik yaşamını zorlaştırmıyor. İş başvurularında, konut arayışında ve eğitim hayatında dezavantaj yaratıyor. Aynı zamanda toplumda güvensizlik ve kutuplaşma tohumları ekiyor. Araştırmalar, bu ayrımcılığın özellikle genç kuşaklarda aidiyet duygusunu zedelediğini gösteriyor.

Eleştiri Nerede Biter, Irkçılık Nerede Başlar?
Özellikle inanca dayalı politik yönelimlere dair eleştiriler ile Müslüman karşıtı ırkçılığın sınırı sık tartışılıyor. Eleştiri, belirli siyasi görüşe yönelik olduğunda her siyasi görüşe yönelik eleştirid eolduğu gibi meşru sayılıyor. Ancak dini kimliği toptan değersizleştirmek, bireyleri topluca şüpheli görmek ya da tehdit olarak tanımlamak ırkçı yaklaşıma giriyor.

Önyargıya Karşı Ortak Sorumluluk
bpb uzmanları, Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadelede yalnızca yasal önlemlerin değil, kamusal tartışmaların da önemli olduğunu vurguluyor. Eğitim, medya okuryazarlığı ve farklı gruplar arasında diyalog, bu önyargıları kırmanın anahtarı olarak görülüyor.

(Berliner Zeitung, Junge Islam Konferez / bpb: Bundeszentrale für politische Bildung / MFM: Redaksiyon: Mesut Hastürk)