Almanya’da otomobil sektörünü işsizlik korkusu sardı!, © Shutterstock
 Shutterstock

Almanya’da otomobil sektörünü işsizlik korkusu sardı!

1 Mar 2023

AB’nin aldığı karara göre içten yanmalı motorlu araçlara (benzin ve dizel) 2035’te sonra ruhsat verilmeyecek. Artık üretilmeyecek. Bu karar hem IG metal sendikasını hem otomobil endüstrisinde işverenleri harekete geçirdi. Sektörde büyük işten çıkarma dalgasından endişe ediliyor. Sektörün büyüklerinden Bosch çalışanları kırmızı alarma geçti. Almanya genelinde 10 bölgede “işyeri toplantıları” yapma kararı alındı.

Almanya’da 900.000 çalışan için “kırmızı alarm”

Bamberg işyeri temsilciliği başkanı Mario Gutmann “Bayerischer Rundfunk” kanalına yaptığı açıklamada büyük çaplı işten çıkarma korkusu olduğunu söyledi. Birçok çalışan ise üretim tesislerinin yurtdışına taşınma olasılığından endişe duyuyor. Yaklaşık 6300 çalışanı bulunan Bamberg fabrikası ve Nürnberg tesisi de işyeri toplantısına katılacak. Bamberg’deki yaklaşık 6300 çalışanın üçte ikisi şu anda sadece içten yanmalı motorlar için parça üretiminde çalışıyor.

Endüstriyi bekleyen tehlike

Focus’da yer alan bir haberde IG Metall sendikasından Martin Feder de endüstriyel üretimin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi ve sektörde “alam” durumundan söz etti. Aynı şey sadece Bosch değil, pek çok şirket için geçerli. Şu anda Almanya’da 900.000 çalışan “doğrudan ve dolaylı olarak” içten yanmalı motorların (dizel ve benzinli) üretiminde çalışıyor.

Almanya’da siyaset “uyuyor” mu?

Martin Feder, otomobil üreticisi Ford’un eylemlerini bir uyarı örneği olarak gösteriyor. Köln ve Aachen’da yaklaşık 2300 kişi işten çıkarılacak. Ancak bu arada Ford, ABD’de birkaç milyar dolara mal olacak yeni bir fabrika inşa ediyor. Ford yakında orada elektrikli arabalar için batarya üretmek istiyor. ABD ve Çin, sübvansiyonlar ve vergi indirimleri yoluyla kendi ülkelerinde üretimi özellikle güçlü bir şekilde teşvik ediyor. Bamberg işyeri konseyi başkanı Gutmann, Almanya’daki sanayisizleşmeden endişe ediyor ve siyasetin, geleceğe yönelik yatırım hamlesinde sadece uyuduğunu ileri sürüyor. Ayı şekilde işveren tarafı da geleceğin şekillendirilmesinde siyasi karar vericilerin de sorumluluk taşıması gerektiğini düşünüyor.