© kibariye instagram
00:00
29:08
 kibariye instagram

Müziğimizin Yıldızları: Kibariye

5 Eyl 2025

🎙️Bölüm 1: Toprağın Kızından Türkiye’nin Sesi – Kibariye’nin İlk Yılları

10 Ağustos 1960’ta Manisa’nın Akhisar ilçesi Kapaklı köyünde dünyaya gelen Kibariye’nin gerçek adı Bahriye Tokmak’tı. Roman kökenli kalabalık bir ailenin ilk çocuğu olarak büyüdü. Küçük yaşlardan itibaren ailesiyle tarlalarda çalıştı, okula hiç gidemedi. Ama sesi öyle bir sesti ki, onun için kaderini değiştirecek bir yol açtı.

Kibariye, müziğe köy düğünlerinde ve eğlencelerde şarkı söyleyerek başladı. Daha çocuk yaşlarda söylediği türkülerle çevresini etkiledi. Ailesi geçim sıkıntısı çektiği için sahneye çıkma fikri önce pek sıcak karşılanmasa da, genç Bahriye’nin sesi insanları büyülüyordu. Zamanla İzmir’de pavyon ve gazino sahnelerinde kendini göstermeye başladı

Bir röportajında o günleri şöyle anlatıyor:

Bizim köyde televizyon yoktu, eğlencemiz türkü söylemekti. Ben şarkı söylemeye başlayınca herkes susar, ‘Kiboş söylüyor’ derdi. O anlarda kendimi başka bir dünyada hissederdim.”

Kibariye Genç bir kızken İzmir/Akhisar’daki bir gazinoda sahne almak istedi. Ancak dönemin kalıplaşmış bakış açıları nedeniyle fiziksel görünüşü yüzünden reddedildi. Fakat Kibariye pes etmedi; yalnızca iki yıl sonra, aynı mekânda sahne almayı başardı. 150 lira karşılığında söylediği şarkılar, onun hayatının dönüm noktası oldu.
🎵 Kim Bilir”
1981’de yayımlanan Kim Bilir şarkısı, Kibariye’nin ülke çapında tanınmasını sağladı. TRT’nin yılbaşı programında söylediği anda milyonlarca kişi bu eşsiz sesi keşfetti. “Kim Bilir”, hem Kibariye’nin yorum gücünü hem de müziğe taşıdığı duyguyu yansıtarak onun kariyerinde dönüm noktası oldu.

🎙️ Bölüm 2: Sahnede Doğan Yıldız – Kibariye’nin İlk Büyük Çıkışı

Kibariye, İzmir ve Akhisar’daki gazinolarda sahneye çıkmaya başladığında henüz genç bir kızdı. Sahne tecrübesi yoktu ama sesi ve doğallığıyla kısa sürede dinleyicilerin gönlünü fethetti. İlk zamanlar, sahnede yaşadığı heyecana rağmen şarkıyı söylemeye başladığında ortamdaki herkes susar, sadece onu dinlerdi.

Onu asıl Türkiye’ye tanıtan dönüm noktası ise 1980’lerin başında TRT ekranlarına çıkışı oldu. O yıllarda devlet televizyonu, bir sanatçının kaderini belirleyecek en önemli platformdu. Kibariye de yılbaşı programında milyonların karşısına çıktı. Roman kimliğiyle, hayatın içinden gelen sesiyle, önyargıları yıkan bir yorum gücüyle bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu.

🎵 Peri Kızı

1989’da yayımlanan Arabesk’in Sultanı albümünün sevilen Peri Kızı şarkısı. Duygusal anlatımıyla Kibariye’nin “acıyı sese çeviren” yorum gücünü vitrine çıkarır.

TRT’deki çıkışın ardından Kibariye’nin yolu İstanbul’a uzandı. Büyük gazinolarda sahne aldı, basının ilgisini çekti. Medyada “doğallığıyla büyüleyen” sanatçı olarak anılmaya başlandı.
Kısa sürede sahne ücretleri yükseldi, gazino sahipleri programlarında mutlaka Kibariye’ye yer vermek istedi. Artık o, sadece İzmir’in değil, tüm Türkiye’nin yıldızıydı.

80’lerin sonunda ise roman tınılarını merkezine alan, geniş kitlelere ulaşan bir repertuvarla stüdyo üretimi doruğa çıktı. Bu dönemin amiral gemisi, 6 Haziran 1989’da yayınlanan Arabesk’in Sultanı oldu; albümde hem duygulu, hem coşkulu eserler yan yanaydı.

🎵 İlle de Roman Olsun

İlle de Roman Olsun”, Arabesk’in Sultanı (1989) albümünün en öne çıkan parçalarından biri; Roman ritimleri ve kıvrak düzenlemesi Kibariye’nin sahne enerjisini de ortaya çıkardı.

🎙️ Bölüm 3: Albümlerle Yükselen Bir Efsane – 80’lerin Sonu, 90’larda Kibariye

TRT’de görünürlük kazandıktan sonra İstanbul’un büyük sahnelerine yerleşen Kibariye, 80’lerin sonundan itibaren arabesk–pop harmanını daha tempolu düzenlemelerle sundu. Kibariye 1989’daki çıkışlarından sonra 90’larda arka arkaya gazino kültürünün vazgeçilmez isimlerinden biri oldu.

🎵 Kaybolan Yıllar

90’lar repertuvarından “Kaybolan Yıllar”, güçlü melodik akışı ve söz–yorum uyumuyla Kibariye’nin dramatik etkisini sahneye taşıyan parçalardan oldu.

Kibariye Fuar sahneleri, televizyon programları ve yoğun konser trafiğiyle geniş bir dinleyici tabanına ulaştı. 90’lar, onun hem yorumcu gücünü hem de sahne dinamizmini kalıcılaştırdığı.

🎵Hadi Bana Gel

Hadi Bana Gel”, Kibariye’nin Kibariye Fırtınası (1994) albümünde yer alan, tempolu düzeni ve kolay eşlik edilen nakaratıyla sahnede coşkuyu anında yükselten parçalardan oldu.

2000’lerle birlikte Kibariye, stüdyo üretimini hız kesmeden sürdürdü: Boyun Eğmem (2000), Yeniden (2001), Ben Ayakta Ağlarım (2003), Gülümse Kaderine (2006) derken, Roman tınılarını modern düzenlemelerle harmanladığı Anlayamazsın (2008) dönemine geldi. Bu albüm, 90’lardaki sahne enerjisini yeni sound’la birleştirdi ve repertuvarını bugüne taşıdı.

🎵 Tepecikli (2008)

Anlayamazsın  albümünden Tepecikli” Kibariye’nin Roman tınılarını modern düzenlemeyle buluşturur; canlı performansta dinleyiciyi ayağa kaldıran türden bir enerji.

🎙️ Bölüm 4: Ekranların Yüzü, Sahnelerin Coşkusu — 90’larda “Kiboş” Etkisi

Art arda gelen albümler, hızlanan konser trafiği ve televizyon programları… Kibariye sadece bir yorumcu değil, bir fenomene dönüşüyordu.

Bu yıllar, özel hayatında da önemli eşiklerin yaşandığı dönemdi. İlk evliliğini 1979’da Tunay Ürek ile yapan Kibariye, 90’ların sonunda yeni bir sayfa açtı; 1999da Ali Küçükbalçık ile evlendi, 2000de kızları Birgül dünyaya geldi. Aile sorumluluklarını yoğun sahne ve televizyon temposuyla dengeleyen sanatçı, hem ekranda hem sahnede üretkenliğini sürdürdü.
Ekrandaki samimiyeti, sahnede coşkuyla birleşince Kibariye, 90’lar Türkiye’sinin ortak hafızasında neşeyle anılan bir sese dönüştü.

🎵 Tarkan-Kibariye Gülümse kaderine

Şimdi 2000’lerin ortasından çok özel bir buluşma geliyor: Tarkan’ın kaleminden çıkıp Ozan Çolakoğlu’yla birlikte bestelenen ‘Gülümse Kaderine’, Kibariye’nin güçlü yorumuyla dinleyenleri mest etti.

Özel televizyonların çoğalmasıyla birlikte Kibariye, ekranların aranan ismi oldu. Doğal dili, spontane esprileri ve sıcakkanlı tavrıyla gündüz kuşağından prime-time’a kadar geniş bir kitleye ulaştı.
Ekran serüveni, Kanal 6daki Darısı Başınıza ile hız kazandı; ardından ATVde len Coş İşte Kiboş’, Star TVde Kibariye Show gibi programlarla iyice görünür oldu. Bu formatlarda canlı orkestrayla şarkılar söyledi, konuklarla neşeli sohbetler yaptı, seyirciden istek parçalar aldı.
Sahnedeki enerji, ekranda samimiyetle birleşince “Kiboş” bir ev haline dönüştü: herkesin evinden, masasında, mutfağında sesi çalan bir komşu kadar yakın…

Ekrandaki samimiyet, sahnedeki coşkuyla birleşince Kibariye, 2000’lerde repertuvarına daha kıpır kıpır parçalar ekledi

🎵 Yanayım (2010)

Yanayım”, 2010’da yayımlanan Dört Mevsim döneminin parlak, hareketli şarkısı oldu.

Kibariye, kariyeri boyunca farklı kuşaklardan müzisyenlerle aynı sayfada buluştu; örneğin “Sil Baştan”, Şebnem Ferah’ın klasiğini Kibariye’nin duygulu ama diri temposuyla yeniden kurduğu güçlü bir yorum. Ekrandan sahneye taşan bu yüksek enerji, yeni işbirlikleri ve taze yorumlarla devam etti.

🎙️ Bölüm 5: 2000’lerden Bugüne Kibariye

2000’lerle birlikte Kibariye, sahnede ve stüdyoda ritmini hiç düşürmeden yol aldı. Albümler, televizyon programları ve açık hava konserleri… Hepsinde aynı içtenlik vardı. Onu dinleyen herkes, şarkıların birer “yaşam cümlesi”ne dönüştüğünü hissediyordu.

🎵 Annem

Kibariye denince ilk akla gelenlerden “Annem”şarkısıduygusal sözleri ve Kibariyenin güçlü yorumuyla gönüllerde taht kurmuştu. Yıllar geçse de duygusunu kaybetmeyen bir başyapıt.

Yıllar içinde Kibariye, hem repertuvarını yeniledi hem de farklı seslerle buluştu. Parça hangi türden gelirse gelsin, onun yorumuyla “Kibariye dili”ne çevrildi—sıcak, sahici ve güçlü.

🎵 Sen Oyna — Eypio x Kibariye x Tuğberk Işık

Son dönemlerde yaptığı “Sen Oyna”şarkısı, modern rap/trap altyapısını Kibariye’nin kıvrak ve taşıyıcı nakaratıyla buluşturuyor.

Kibariye, ses rengi ve esnek tekniğiyle poptan arabeske, halk müziğinden caz dokulu projelere kadar her türden sanatçıyla yan yana durabilen ender yorumculardan. Hangi esere girerse girsin, şarkıyı kendi diline çeviriyor; bu yüzden iş birliklerinde de imzası hemen duyuluyor

🎵 Sevdam Ağlıyor — Kibariye & Buika

Sevdam Ağlıyor”, İspanyol asıllı, flamenko–caz çizgisindeki dünya sanatçısı Buika ile Kibariye’yi bir araya getiren güncel bir düet. Sezen Aksu imzalı eser, Buika’nın kadifemsi tınısını Kibariye’nin roman kökenli güçlü yorumuyla buluşturuyor; düzenlemede modern pop/arabesk dokusu korunurken iki vokal net biçimde öne çıkıyor. Kısacası, iki farklı müzikal kültürün sade ama etkili bir ortak yorumu.

Kibariye 1980’lerden bugüne güçlü yorumuyla albümler, televizyon programları ve konserlerle varlığını sürdürdü; 2000’lerde de iş birlikleri ve seçici sahne projeleriyle yoluna devam ediyor.